Selam, nasılsınız? Evet rejim iyi gidiyor, kilolar da gidiyor. Adam akıllı başlayalı 1 ay oldu. Sonuçlar iyi şimdilik tabii, elbet duraklama dönemine girecek. O sevimsiz dönemde yılmamak lazım işte orası kaderinin değişeceği nokta olacak hihihi..
Neye niyet neye kısmet. Ben sinirlenince çok fena,aman diyeyim yani, kendimden korkarım o derece. Ağzım dilim durmaz. O zaman sinirlendirmemek lazım. Ama mümkün mü stressiz yaşamak? Mümkünse yer bildirimi alayım hemen yola koyulalım. Şimdi efendim iki tip insan vardır. Biri iyi, diğeri kötü. Şimdi bu kötüler de ikiye ayrılır. Kalbi kötü olanlar, cahil cesaretleri neticesinde hadsizlik yapanlar. Ben hep Allah'ım bizi iyi insanlarla karşılaştır diye dua ederim. Arada çürük çıkıyor tabii. Ama hep mi denk gelir. Ben, kasten kötülük yapan, sürekli dedikodu yapıp kuyu kazan kişilerin Allah korkuları olmadığına inanıyorum. İşte ben o insanlardan korkarım. Neyin hesabındasınız yani? Yaşıyoruz işte ne gerek var saçmalamaya değil mi? O yüzden hemen uzaklaşmak lazım öylelerinden. Koşar adımlarla. Ben tek tek çıkarıyorum kafamdan, listemden, hayatımdan böylelerini. Acayip iyi geliyor. Hep derim az insan, çok hayvan. Konuyla alakası yok ama bu burada bir dip not olarak dursun belki okunur,laf yerini bulur, ohh ne güzel olur:))
Size rejime başlayacağımızı söylemiştim. Hatta sanırım söz de vermiştim. Aslında kendime söz verdim, bedenime, ruhuma iyi bakacağıma dair... Başladım da sanırım bu sefer başaracağız ne dersiniz?
Ne yazayım ki ben şimdi? İçimiz kan ağlarken nasıl kelimelere dökeyim ki yaşadıklarımızı? Bilgisayarın başında 1 saattir oturuyorum boğazımda pazar gecesinden beri gitmeyen bir düğüm. Evet hayat devam ediyor, etmek zorunda. Sabah uyandık çok şükür, işi olan işe gitti, okulu olan okula gitti. Pencereden bakıyorum trafik devam ediyor, televizyonu açıyorum bir kanal halay çekerken diğeri evlilik programı veriyor. Devam ediyor herkes yoluna, işine gücüne.. Etmek zorundayız çünkü, ha nasıl ediyoruz tabii orası işte malum. Çok üzgünüm çok.. Biliyor musunuz eşim de o gün oradaydı. Çok sevdiğim yakınlarım, akrabalarım da oradaydı. Haberler son dakika girdiğinde içimden bir şeyler aktı. O korku, o panik... Ben de orada olabilirdim, siz de olabilirdiniz.. Allah korusun... Hayır anlamıyorum 3 günlük dünya. Geldik, gideceğiz.. Neden güvenle, huzurla, mutlulukla yaşayamıyoruz? Neden olmuyor? Aklım eremiyor sanırım eremeyecek te... Keşke şu bilgisayarı mutlulukla açıp yine biriken komik hikayelerimi sizlere aktarabilseydim ama olmuyor, yapamıyorum. Allah hepimize sabırlar versin, bizlere sağlık versin, huzur versin, karşımıza iyi insanlar çıkarsın, sevdiklerimizi bize bağışlasın. Milletimizin başı sağ olsun, bütün yitip giden canlarımızın başı sağ olsun...
Selam, öncelikle hayırlı uğurlu olsun, rejime başladım. Biraz gerginim sadece dün sevgili doktorumdan azarı yeyince dedim böyle olmayacak efkarlı pandam sevdiceğimle birlikte başladık. O kadar çok sebze pişirdim ki ev şu an enginar yatağında bezelye aromalı ve pırasa esanslı kabak kokuyor.
Amanınnn bayağı ara vermişim. Bir daha olmayacak söz. Ama yani ben de bir pandayım. Benim de sıkıntılarım, dertlerim olabilir değil mi? Hafif bir bunalıma girip çorba kaşığıyla çikilitaları götürmüş olabilirim. Hırsımı alamayıp deli gibi ev temizlemiş, 1 günde 2 kere yerleri silmiş olabilirim. Hassas günleri takiben reklamları izlerken bile zır zır zırlamış, sevdiceğime hayatı dar etmiş olabilirim. Kadınım ben 2070287482742083472 tane hormonum var benim. Sabahtan akşama 27402874 tane ruh haline girebilirim ne yani? Hep haklıyım ok? Konu zaten tartışmaya açık değil. Bak yine sinirlendim. İşte bir de kendi kendimi doldurma durumum var ki en güzeli. Hele hele bir gazla çalışırım ki sormayın. Manyak panda vınnn vınnn vınnnn...
Size bugün yazın gittiğimiz tatilimizle ilgili yazmayı planlıyorum. Aslında planlamıyordum, içimden deli gibi gece 11 de yaptığım poğaçaları göstermek vardı ama onu da anlatırım bir ara. Şu an gösterecek bir tabak kalmadı ama fotoğraflar baki. Hadi durun dayanamadım göstereceğim bebeklerimi.
Tarif inanılmaz basit pişme süresi 25 dakika başından ayrılamadım gördüğünüz gibi. Panda aşkınaa nasıl kabardılar baksanıza. Becerikli Panda.
Yağmur çok ıslak burada, hava gri, puslu. Kaloriferi açsan terliyorsun kapasan üşüyorsun saçma sapan bir durum. Sürekli giyinip soyunuyoruz. Başka işim yok çünkü, çok zamanım var bol bol saçmalayabiliyorum.
Herkese merhabalar, geçen yazımda yılbaşı gecesi rezaletimi anlatmıştım. Hatta nasıl girersek öyle geçerden yola çıkarak sonrasında olanlardan da bahsedeceğimi söylemiştim. İşte o an bu an. Haydi bre pehlivann..
Bu sene yılbaşı programını değişik yapalım dedik. Aslında genelde 3 ay öncesinden planlar yapmaya başlar, ardından son gün ya aman boş ver otur evde ye geğirene kadar felsefesini benimseriz. Bu sene değişik girelim, nasıl girersek öyle geçer falan filan, fındık fıstık düşünüyoruz, turlara bakıyoruz yurt dışı için. Yok vizesiydi, yok şusuydu, busuydu derken ondan da vazgeçtik. Çok sevdiğimiz bir tatil köyüne gitmeye karar verdik ve vazgeçmemek için de hemen işlemleri yaptırdık, biletleri aldık.
Biri sevgililer günü mü dedi? Pardon da deplasman var ne sevgililer günüsü? Yine denk getiremedik. Neyse ki efkarlı pandam maç bitiminde uçarak yanıma geldi. Ben de bakalım bu sene çıta yükselecek mi diye bekliyorum tabii. Geçen sene o gün annem bizde olduğundan bayağı cömert hediyeler almıştım. Ee bu sene de çiçek hariç lütfen her şeye varım demiştim. Bakalım ne düşünecek, nereye götürecek ümit dünyası işte.
Neden şişmanım ben? Çünkü ayıptır söylemesi öküz gibi yiyiyorum. Ayy su içsem yarıyor diyenlerden değilim. Evet kilo vermemi yavaşlatan tiroid, insülin direnci gibi sıkıntılar var tabii ama yemeği seviyorum gibi mi görünüyor oradan? Hayır efendim yemeği falan sevmiyorum. Sadece beyin löplerim sıkıldığım zamanla acıktığım zamanı birbirinden ayıramıyor. Dolayısıyla hep açım.
Aslında ben de isterdim normal bir şekilde ilerlesin her şey ama böyle olması belki daha iyi oldu ki anlatabiliyorum şimdi.
Çok sevdik, evlenmeye karar verdik. Kimse kimseye teklif falan etmedi. E hadi evlenelim o zaman diye kendi kendimize girdik bir yola. Güzide bir sahil kasabasında plajda evlenecektik. O zamanlar ben o sahil kasabasında ailesiyle yaşayan bir ev pandasıydım. Sevdiceğim ailemle tanışmak için atladı uçağa, aştı okyanusları (marmara denizini, bir de akdenizi) geldi yanımıza. Dün gibi hatırlarım hava alanında beni ilk gördüğündeki sözünü; "Oha Pandacım semirmişsin?"
Aslında futbolu severim. Vip bölümden izliyorsam hele tadından yenmez. Yine bir deplasman zamanı gelip çatmıştı. Sevdiceğim beni de uslu durursam götürebileceğini söylemişti. Cümlesi bitmeden ben ve 2 günlük seyahat için 2 valiz hazırdık. Ee nereden bileceğim hava nasıl olacak? Ya üşürsem? Ya terlersem, gece dışarı çıkarsak? Dost var düşman var, her daim bakımlı olmak lazım. Hem dost başa düşman ayağa demişler. En az 3 ayakkabı şart. Kahvaltıya ineceğim ayakkabı ile maça gideceğim ayakkabı bir olmayacak herhalde.
Dün boks şampiyonasının basın toplantısındaydım. Ne işim mi vardı orada? Ağır sikletten başvurmadım tabii zaten bu kiloyla sadece sumo takımı beni alır. Minnak bir işi vardı eşimin hallettik ayrıldık mekandan. Biz karı koca romantikli, eğlenmeli yerlere gitmeyiz, böyle takılıyoruz. Bir ara dünü de anlatırım. Orada da ingilizcemi konuşturmak adına uzunca esprikli muhabbet ettiğim adamın meğer çok önemli biri olduğunu öğrenmem de enteresan oldu.
Selam gözünüz yollarda kaldı değil mi? E ancak, tam zamanlı ev pandasıyız sonuçta. İşler bitmez, bitmesin de zaten hep olsun. Hayat bulaşıkla (makine yıkar), çamaşırla (eşim yıkar, asar), ütüyle ( eve gelen yardımcımız yapar), yemek yapmakla ( o ben de, bazen yani), alışverişle (wuhuuu biri alışveriş mi dedi?) güzel zaten. Neyse konuyu dağıtmayayım.. Yine 2 sene olmuş eski oturduğumuz evin oradaki alışveriş merkezinde yemek kursu açılmış. Bu arada 5 yıllık evliliğimizde 4 kere taşındık gezici pandalarız biz sevmiyoruz bir yere tıkılıp kalmayı demek istesem de evler hep sorunlu olduğundan oldu.
Nasılız bugün? Allaha binlerce şükür iyiyiz. Kendi kendime sorup yanıtlamış gibi oldu. Madem dedim dönerden başladık dönerden devam edelim. Bir dönerli sandviç bir insanın hayatında ne kadar yer kaplayabilir ki? Ben yıllarımı verdim döner yeme işine ama bundan sonra bırak döneri zararlı hiçbir şeyi mideme yuvarlamayacağım.
Ben
istersem yaparım canım ne olacak diye kaç milyon kez konuştum kendi kendime.
Hadi kızım ha gayret biraz sabır! Alt üstü şu tombul gırtlağını
tutacaksın. Neden acaba hep bu azim nutellaya kaşıkla daldıktan sonra geliyor.
Gönder mideye nutellayı iç üstüne de suyu vur kırbacı nasıl mutluyum ama
anlamsız anlamsız gülümsüyorum.
Ben 37 yasında evli, eski reklamcı, televizyoncu yer yer tercüman (hoş en son tercüme
yaptığım dergi kapatıldı ama benden değil o kapatacaklarmış zaten ok) tam
zamanlı ev pandasıyım.