25 Şubat 2016 Perşembe

Biri Balayı Mı Dedi?

Tünaydın nasılız bugün? 
Yağmur çok ıslak burada, hava gri, puslu. Kaloriferi açsan terliyorsun kapasan üşüyorsun saçma sapan bir durum. Sürekli giyinip soyunuyoruz. Başka işim yok çünkü, çok zamanım var bol bol saçmalayabiliyorum. 

Tam da aslında battaniyeni çek üstüne, al eline sıcak bir çay ya da kahve şuh kahkahalar atarak beni oku falan. O sırada sevdiceğinin getirdiği abur cubur tepsisinden favori serotonin kaynağını al, bir gelinin duvağını açar gibi yavaşça çikilita paketini aç ve göm kafanı. Ben genelde öyle yapıyorum. Açarken neden o kadar nazik davranıp ardından öküze bağlıyorum bilmiyorum ama obezlik böyle bir şey. Bilemezsiniz.. Bilmeyin zaten. 
Hem benim rejime başlamama çok az kaldı sanırım bilmeyen kalmadı artık. son 5 gün. Ayın birinde çok ararsınız çikilitalı postlarımı. Brokolilerle döveceğim sizi. Pırasa, karnabahar, kapuska fırlatacağım üstünüze. 
Yalnız ondan önce bana şans dileyin çünkü pazartesi doktor kontrolüm var acayip azar işiteceğim doktorumdan kih kih kih.. En iyisi giderken bir paket çikilita götüreyim, o zaman az kızar belki. Diyetisyenime de yurt dışından gelen nutellayı götürmüştüm kocaman bir kurdele bağlayarak üstüne.. 

Bu arada kısa bir ara verip çiğ köfteciye gidip geldim, taze yapmışlar haber geldi. Adamların geçim kaynağı benim. Sürekli restoranlardan mesajlar geliyor. Hele de doğum günümde. Panda Hanım doğum gününüz kutlu olsun, bir pizza alana diğeri bedava. Ya da tam rejime başlamışım acayip konstantreyim mesaj geliyor adana kebapçısında lahmacun günleri.. Sabır...

Neyse gelelim konumuza, hangi Allahın kulunu balayında ördekler kovalar? Ya da eşini balkona atıp salya akıtarak horlayarak uyur? Söz konusu ben olunca hepsi olabiliyor. 

Evlendik ya biz, hani eşim nikah masasında uyumuştu. Millete dağıtılan pastaların bir kısmını yemiştik, abidik gubidik olaylar zinciri yaşamıştık. İşte balayı ondan da tuhaf geçti. Şimdi zaman kısıtlı, evlendiğimiz güzide sahil kasabasında konaklamak durumundayız ve sadece 2 günümüz var neden??? Çünkü adam dünya kupasına gidecek. Wuhuuu hem de Güney Afrika. O yüzden ne yapsın balayını...

Nikah sonrası sadece aile arasında yemeğe gidildi. Tabii ki kebapçıyaaaa, ne işimiz var lüks yerlerde. Alt üstü evlendik, düreriz bir dürüm yanına ayran ohhh löp löp götür. Ben herhalde taze kocam şaka yapıyordur, o kadar da değildir yuh artık derken kebapçının önüne park etti. Ciddi ciddi gelinlikle adana yemeğe gidiyordum. Yedik te ayıptır söylemesi geğirene kadar. Üstüm başım da leke oldu. Zaten ben ne zaman bir şey yesem t-shirtüm menü görevi görür. Yemekleri ısıtırken aa pişmiş mi, aa ısınmış mı diye tencerenin yarısını yediğimden sofraya zaten tok otururum ve eşim üstüme bakarak hymm demek kuru var sanırım pilav da yapmışsın dediği olmuştur. 

Otele vardığımızda ben mide fesadı geçiriyordum. Sabah kuaför öncesi zaten 1.5 porsiyon kıymalı börek yemişim, ardından nikahta yarım ekmek tost yedim üstüne rahat 5 dilim pasta yemişimdir ama minnaktı onlar. Herkes rejimde ya kimse yemiyor, o kadar aldık ayıp ziyan mı olsun şimdi?. Ee akşam da kebaptı, tatlıydı derken motorlar bozulmuş. Motorları tamir ettiğimde taze damat bilmem kaç beygir gücünde horlayarak uyumuştu. O gün bugündür horlar. Kapı çerçeve sallanır. Ben de horlarım, senfonik takılırız biz. Canım benim horlayan pandam. Allah başımdan eksik etmesin. 

Ertesi gün sabah erkenden denize gittik. Orada kahvaltı edelim dedik. Büfeye giden yolda, o da ne, nasıl güzel ördek yavruları. Anlatamam size şiir gibiler, inanın onları hiç portakalla hayal etmedim. Sadece sevmek istemiştim. Bir arkadaşım "sen hayvan sever bir insansın o yüzden gözlerinin içine bakarsan onlara duyduğun sevgiyi hissederler" demişti. Buradan o arkadaşıma selam gönderiyorum hiç öyle olmadı. Ana ördek vak vak vak, avaz avaz gelince sevgimi aktarayım dedim ama anası beni gagalamadan kaçmam gerekti. O güzel ana ördek, beni denize kadar vak vak vak kovaladı. Şimdi yazamıyorum ama nasıl küfrediyorum korkudan. Benim horlayan pandam şezlongunda beni seyrediyor, belki de hata mı yaptım diye hayatını sorguluyordu. Bakacağına hedef şaşırtsa... Herkes gülüyor, rezillik gerçekten. Yani zamanında iki kedi, bir köpek, bir balık, bir kuş ve su kaplumbağası anası olarak ilk kez beni bir ördek kovaladı çok gücendim, ayıp etti bence.

Ben o gün hafif rengim dönsün derken ıstakoza döndüm. Otele döndüğümüzde havale geçiriyordum artık. Nöbet yapmaya başladı. Bir titriyorum, bir terliyorum, taze ve zavallı damat nöbetçi eczane bulmaya gitti geldiğinde ilaçlarımı ve kremlerimi sürüp neredeyse 40 derece olan odada pencereyi açtırmadan yattım. Baktım benimki kurdeşen döküyor balkona attım onu. O garip orada uyuya kalmış. Sabah uyandım sandalyeye monte olmuş, şeklini almış kaldırmaya çalışıyorum. Ben biraz ayarsızımdır, biraz da deli kuvvetim vardır. Maalesef e hadi kalk derken bir çektim kolu çıktı. Zaten çıkarmış ara ara. Hafta sonu olduğundan acile gittik onun kolunu taktık benim de yanıklarım kontrol edildi ve balayımız sona erdi. 
Evet harika bir balayı değildi ama anılar birikiyor işte. Ama en garibi sevdiceğim beni baba ocağına geri bırakıp 40 gün sonra görüşürüz deyip giderken babam bir dip not ekledi; "Oğlum biz sana demiştik, emin misin diye bizim kız arızadır". Sakar olabilirim, şişman olabilirim, işsiz olabilirim, güzel de olmayabilirim ama ben pofuduğum valla bak yumuş yumuştur kalbim. Canım ben, mucuk bana. 

O zaman yarın görüşelim mi? Ya da öbür gün? Bakalım sırada ne var yazacak, neler var, ne anılar var heybemde.. Pai pai.

Hiç yorum yok: